14 Ekim 2012 Pazar

OBEZİTE AMELİYATLARI SONRASI PLASTİK CERRAHİ


Obezite, yani aşırı kilolu olma durumu 1980’lerden sonra giderek artan bir sorun olarak günlük hayata girdi. 21. yüzyılda artık obezite denince aynı bir kalp hastalığı veya şeker hastalığı gibi tedavi edilmesi gereken bir durum anlaşılıyor.  Obezite cerrahisi de son yirmi yılda giderek gelişti. Artık kalp damarlarında tıkanıklık olan bir kişi nasıl kalp damarlarına yönelik by-pass ameliyatı olabiliyorsa aşırı kilolu olan bir kişi de benzer şekilde mide barsak sistemine yönelik by-pass ameliyatı olabiliyor.

Ameliyatlı veya ameliyatsız kilo veren hastaların sağlık durumları öncesine göre çok daha iyi oluyor. Öyle ki bu hastalar aşırı kilolu dönemlerine ait taşıdıkları tek iz kilo verdikten sonra ortaya çıkan vücut deformasyonları olabilir. Tabii plastik cerrahi ameliyatlarla bu deformasyonların izini silmek de büyük oranda mümkün olabiliyor. Son yıllarda plastik cerrahinin  en çok gelişme gösterdiği alanlardan birisi de aşırı kilo vermiş hastalara yönelik vücut şekillendirme ameliyatları. Biz plastik cerrahlar doğum sonrası veya kısmen kilo verme sonrası ortaya çıkan deformasyonları gidermeye alışkındık, ama şimdi ortaya çıkan durumda 60, 80 hatta 100 kg. verdikten sonra vücudu ileri derecede deformasyona uğramış hastalarla ilgilenmek gerekiyor. Bu hastaların sağlıklarını tehlikeye atmadan mümkün olan en iyi sonucu almak ayrı bir uzmanlaşma gerektirir oldu.

Aşırı kilo vermiş hastalar hele ki yaşları da biraz ilerlemişse vücutlarının hemen heryerinden şikayetçi olabilirler. Karın, popo, göğüs, sırt, bacaklar, kollar ve yüz hep birlikte etkilenmiş olabilir. Bu durumda yapılacak işleme hasta ile karar vermek gerekir. Tüm bu ameliyatlar tek bir seferde yapılamaz, çünkü çok uzun süren ameliyatların sonunda hasta için riskli durumlar söz konusu olabilir. Hastanın öncelikli olarak hangi bölgelerden şikayetçi olduğunu belirlemek gerekir.  Karın ve meme, özellikle kadınlardaki şikayet edilen noktaların başında geliyor.  Meme ve karna yönelik dikleştirme ve germe işlemi aynı seansta yapılabilir, ama burada benim dikkat ettiğim bir nokta daha var. Çoğu hastanın sadece karnını germek yeterli olmaz. Gevşek doku arkaya bele doğru devam eder ve popoda da boşalma ve sarkıklığa sebep olur. Bu durumda sadece karın germe işlemi yerine 360 derece tüm karın ve bel bölgesini içeren, popoyu da geren tüm vücut germe  ameliyatı daha uygun olacaktır. Tüm vücut germe tek başına 6-7 saat sürebilecek bir işlem olduğu için bu ameliyatı başka ameliyatlarla kombine yapmayı önermiyorum. Daha sonra memelere yönelik dikleştirme işlemi planlanmalıdır. Bu işlemle birlikte en iyi kombinasyon, eğer hastanın şikayeti varsa,  kol germedir. Bu sayede gövdenin üst kısmı ile kollar estetik olarak şekillendirilmiş olur.

Bacaklar çoğu zaman tek başına ele alınmasında fayda olan alanlardır. Burada dikkat edilecek en önemli nokta hastanın ideal kilosunda veya biraz üzerinde olmasıdır. Eğer bacaklar fazla yağlı ise hem estetik sonucu çok iyi olmayacaktır, hem de iyileşme döneminde komplikasyon riski nispeten fazla olacaktır. Yüz, eğer hastanın yaşı gençse genelde kilo vermeden en az etkilenen yerdir. Genelde tüm işlemlerin en sonuna bırakılabilir ve çaresi standart bir yüz germe ameliyatıdır.

Vücut germe ameliyatlarının hepsinde orantılı ve harmonik bir vücut şeklinin deride bir iz karşılığında elde edildiği akıldan çıkarılmamalıdır. Genel kural olarak, çıkarılması gereken deri  ne kadar fazla ise bırakılması gereken iz de o oranda fazla olacaktır. Uzun süren ve birkaç seanstan oluşan bu tür ameliyatlarda hasta memnuniyeti herşeye rağmen yüksektir. Derideki iz ise kilolu geçirilen yılların izini silmede kullanıldığından kolay kabul görmektedir.