17 Mart 2013 Pazar

MEME BÜYÜTME AMELİYATLARI ARTIYOR


Meme büyütme ameliyatları üzerinde en çok tartışma yapılan estetik ameliyatların başında geliyor. Bu tartışmalar silikon meme protezlerinin ilk olarak kullanılmaya başlandığı 1960’lı yıllardan beri devam etmekte. Silikon protezler şimdiye kadar kansere neden olmakla, vücutta bağ dokusu hastalıkları gibi birtakım rahatsızlıklara neden olmakla, anne sütünden bebeğe geçip bebeğe zarar vermekle suçlandılar. Ancak elli yıldır yapılan araştırmalar bu iddiaların hiçbirisini haklı çıkarmadı. Sanki bu iddialara inat kadınlar giderek daha fazla oranda protez taktırıyorlar. Son üç yıldır Amerika Birleşik Devletlerinde meme protezi ameliyatları en çok gerçekleştirilen estetik müdahale oluyor. Son yıllarda bu oranın Türkiye’de de arttığı bir gerçek. Peki ama neden daha fazla kadın memesini büyütme ihtiyacı hissediyor?

Bence bunun en önemli nedeni artık toplumun estetik cerrahi ameliyatlara bakış açısının değişiyor olması. Eskiden tabu olan estetik müdahaleler giderek daha çok kesim tarafından kabul görüyor. Eskiden, insanın sadece fiziksel olarak hastalıklı olması doktora başvurma nedeniydi. Son zamanlarda anlaşıldıki ruhen ve psikolojik olarak da insanın kendini sağlıklı hissetmesi en az fiziksel sağlık kadar önemli. Yirmibirinci yüzyılda fiziksel görünümün kişinin özgüveni ve buna bağlı olarak, sosyal başarısı ve mesleki başarısı üzerindeki önemi belirgindir. İşte tam da bu sebeple hergün daha fazla kişi estetik müdahaleler için plastik cerrahlara başvuruyor.

Meme büyütme ameliyatındaki artışın ayrı bir anlamı daha var. Meme, kadında dişiliğin sembolü olan bir organ. Estetik anlayışta zamana ve kültürlere bağlı olarak yavaş da olsa bir değişim söz konusudur. Ancak tarih boyunca dik ve dolgun göğüsler estetik açıdan hep tercih edilir olmuş. Giderek sayısı artak meme büyütme ameliyatları, erkek egemen bir dünyada, erkeklerin geliştirdiği estetik anlayışına artık kadınların da ayak uydurduğunun en önemli göstergesi bence. Kadının kendi dişiliğini keşfetmesinin ve buna bağlı tazelediği özgüveninin sembolü. Bunun en önemli kanıtı, artan meme büyütme ameliyatı trendi içinde en önemli talebin hamilelik ve doğum sonrasında memesinde hacim kaybı, sarkma ve deformasyon olan kadınlardan gelmesi. Eskiden bu grup hastaya daha az rastlanırdı. Meme büyütme ameliyatı genelde yirmili yaşlarda meme gelişimi hiç olmamış genç kızlara yapılırdı. Oysa şimdi otuzlu, kırklı yaşlarda, doğum sonrası deformasyona uğramış kadınladan gelen talep daha fazla. İlginç tarafı, böyle gelen kadınların eşleri genelde bu ameliyatı ya “gereksiz”  buluyor ya da “ameliyata karşı çıkıyor”. Yani kadınlar doğum sonrası meme estetiğini eşleri istediği için değil, kendileri istedikleri için yaptırıyorlar.        

14 Ekim 2012 Pazar

OBEZİTE AMELİYATLARI SONRASI PLASTİK CERRAHİ


Obezite, yani aşırı kilolu olma durumu 1980’lerden sonra giderek artan bir sorun olarak günlük hayata girdi. 21. yüzyılda artık obezite denince aynı bir kalp hastalığı veya şeker hastalığı gibi tedavi edilmesi gereken bir durum anlaşılıyor.  Obezite cerrahisi de son yirmi yılda giderek gelişti. Artık kalp damarlarında tıkanıklık olan bir kişi nasıl kalp damarlarına yönelik by-pass ameliyatı olabiliyorsa aşırı kilolu olan bir kişi de benzer şekilde mide barsak sistemine yönelik by-pass ameliyatı olabiliyor.

Ameliyatlı veya ameliyatsız kilo veren hastaların sağlık durumları öncesine göre çok daha iyi oluyor. Öyle ki bu hastalar aşırı kilolu dönemlerine ait taşıdıkları tek iz kilo verdikten sonra ortaya çıkan vücut deformasyonları olabilir. Tabii plastik cerrahi ameliyatlarla bu deformasyonların izini silmek de büyük oranda mümkün olabiliyor. Son yıllarda plastik cerrahinin  en çok gelişme gösterdiği alanlardan birisi de aşırı kilo vermiş hastalara yönelik vücut şekillendirme ameliyatları. Biz plastik cerrahlar doğum sonrası veya kısmen kilo verme sonrası ortaya çıkan deformasyonları gidermeye alışkındık, ama şimdi ortaya çıkan durumda 60, 80 hatta 100 kg. verdikten sonra vücudu ileri derecede deformasyona uğramış hastalarla ilgilenmek gerekiyor. Bu hastaların sağlıklarını tehlikeye atmadan mümkün olan en iyi sonucu almak ayrı bir uzmanlaşma gerektirir oldu.

Aşırı kilo vermiş hastalar hele ki yaşları da biraz ilerlemişse vücutlarının hemen heryerinden şikayetçi olabilirler. Karın, popo, göğüs, sırt, bacaklar, kollar ve yüz hep birlikte etkilenmiş olabilir. Bu durumda yapılacak işleme hasta ile karar vermek gerekir. Tüm bu ameliyatlar tek bir seferde yapılamaz, çünkü çok uzun süren ameliyatların sonunda hasta için riskli durumlar söz konusu olabilir. Hastanın öncelikli olarak hangi bölgelerden şikayetçi olduğunu belirlemek gerekir.  Karın ve meme, özellikle kadınlardaki şikayet edilen noktaların başında geliyor.  Meme ve karna yönelik dikleştirme ve germe işlemi aynı seansta yapılabilir, ama burada benim dikkat ettiğim bir nokta daha var. Çoğu hastanın sadece karnını germek yeterli olmaz. Gevşek doku arkaya bele doğru devam eder ve popoda da boşalma ve sarkıklığa sebep olur. Bu durumda sadece karın germe işlemi yerine 360 derece tüm karın ve bel bölgesini içeren, popoyu da geren tüm vücut germe  ameliyatı daha uygun olacaktır. Tüm vücut germe tek başına 6-7 saat sürebilecek bir işlem olduğu için bu ameliyatı başka ameliyatlarla kombine yapmayı önermiyorum. Daha sonra memelere yönelik dikleştirme işlemi planlanmalıdır. Bu işlemle birlikte en iyi kombinasyon, eğer hastanın şikayeti varsa,  kol germedir. Bu sayede gövdenin üst kısmı ile kollar estetik olarak şekillendirilmiş olur.

Bacaklar çoğu zaman tek başına ele alınmasında fayda olan alanlardır. Burada dikkat edilecek en önemli nokta hastanın ideal kilosunda veya biraz üzerinde olmasıdır. Eğer bacaklar fazla yağlı ise hem estetik sonucu çok iyi olmayacaktır, hem de iyileşme döneminde komplikasyon riski nispeten fazla olacaktır. Yüz, eğer hastanın yaşı gençse genelde kilo vermeden en az etkilenen yerdir. Genelde tüm işlemlerin en sonuna bırakılabilir ve çaresi standart bir yüz germe ameliyatıdır.

Vücut germe ameliyatlarının hepsinde orantılı ve harmonik bir vücut şeklinin deride bir iz karşılığında elde edildiği akıldan çıkarılmamalıdır. Genel kural olarak, çıkarılması gereken deri  ne kadar fazla ise bırakılması gereken iz de o oranda fazla olacaktır. Uzun süren ve birkaç seanstan oluşan bu tür ameliyatlarda hasta memnuniyeti herşeye rağmen yüksektir. Derideki iz ise kilolu geçirilen yılların izini silmede kullanıldığından kolay kabul görmektedir.    

21 Ocak 2011 Cuma

Güneş Gazetesi Yazı Dizisi 4 / 21.01.2011

Türkiye’de estetik cerrahi ameliyatlar ile ilgili yazı yazıp da burun estetiğinden bahsetmemek olamaz. Bugün plastik cerrahların yaptığı ameliyatlar içinde burun estetiği uzak ara ile ilk sıradadır. Plastik cerrah olmayan kişiler tarafından da hatırı sayılır miktarda estetik burun ameliyatı yapıldığı düşünülürse bu işlemin ne kadar yaygın olduğu daha iyi anlaşılır.
Batılı toplumlara göre burun estetiğinin Türkiye’de daha yaygın olması genetik yapı olarak daha iri ve kemerli  burunlara sahip olmamızdan kaynaklanır.  Hem hasta için hem de cerrah için gözden kaçırılan nokta bu özelliğin sadece burna ait olmadığı, yüzün genel olarak batılı toplumlardan farklı olduğudur. Dolayısıyla klasik Avrupalı burnu gibi burnu çok küçültüp yukarı doğru kaldırınca çoğunlukla yüz ile uyumlu olmayan ve yapılmış olduğu belli olan burunlar ortaya çıkmaktadır. Burun yüzün tam ortasında, bakıldığında ilk dikkati çeken bölgededir. Yapılmış olduğu belli olan bir burun en az kemerli ve iri bir burun kadar kötü durur.  Dolayısıyla estetik burun ameliyatında en önemli iki kuraldan bir tanesi burun şeklini düzeltirken yapay bir görünüm vermemek, hastanın yüz ifadesiyle genel olarak uyumlu bir burun ortaya çıkarabilmektir.  En önemli ikinci kural ise ameliyat öncesi var olan nefes alma problemini düzeltebilmek veya sonradan nefes alma problemine yol açmamaktır. Bu iki kurala uyulduğu takdirde hastaların büyük çoğunluğu ameliyat sonrası mutlu olur.
Burun estetiği düşünenlere tavsiyem yüzlerinde nasıl bir değişimi tolere edebileceklerine iyi karar vermeleridir. Genelde daha genç yaşlar bu değişimi iyi karşılayabilirler. Ama mevcut burnu ile uzun yıllar yaşamış 40 yaş sonrası kesim yeni yüzünü kabul etmekte daha çok zorlanır. Bu yaş grubunda ancak daha küçük rötuşlar düşünülmelidir.
Erkeklerin en iyi tolere ettikleri estetik ameliyat  -Saç ekimi-
Son 20 yılda teknolojik olarak en çok gelişme olan alanlardan birisi de saç ekimi. Önce saç tellerini derisi ile birlikte zımba gibi delerek alıp yapılan ekimlerden, deri şeridi alıp tek tek saç ünitelerini ayırmaya geçildi. Son olarak da saç üniteleri tek tek toplanarak ekilecek alana nakledilmeye başlandı. Bu gelişimler sonucunda daha az iz ile çok daha doğal bir görünüm elde edilmeye başlandı.
Saç ekimindeki bu gelişmelere paralel olarak erkekleri en çok saçlarının dökülmesinin korkuttuğu da anlaşıldı çünkü, şu anda saç ekim ameliyatları erkeklerin en sık yaptırdığı estetik ameliyattır. Tecrübeme dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim ki erkek hastalar estetik operasyonlar konusunda kadınlara göre daha nazlıdır ve uyumları zordur. Ancak saç ekimi isteyen erkekler o denli motive olarak gelirler ki hem ameliyata toleransları hem de ameliyattan sonraki dönemde uyumları oldukça iyidir.
Kadınlara özgü estetik cerrahi –Genital Estetik-
Yaşlanmaya ve doğumlara bağlı olarak kadın genital bölgesinde de vücudun heryerinde olduğu gibi bir takım değişiklikler olmaktadır. Bu bölge de sarkmakta, dolgunluğunu kaybetmekte ve deforme olmaktadır. En sık rastlanan labia minoralardaki deformasyon mayo giyerken sıkıntıya sebep olmakta, bazı spor aktivitelerini ve cinsel ilişkiyi güçleştirmekte, hijyen problemlerine sebep olmaktadır.  Yine doğum sonrası vajinada meydana gelen gevşeme cinsel hazda azalma yapabilmektedir. Pekçok kadın bu sorunların da cerrahi müdahale ile çözümlenebileceğini bilmez.    
Hangi ameliyatlar için kimler uygun adaydır:
Rinoplasti: 18-35 yaş arası burun şeklinden memnun olmayanlar
Saç ekimi: Androjenik tip saç dökülmesi olan erkek hastalar

Bazı ameliyatların fiyat aralıkları:
Rinoplasti (burun estetiği)                          : 3000-6000
Saç ekimi (FUE)                                                               : 3500-8000
Labioplasti                                                         : 2500-5000                       

Estetik Cerrahi Öncesi:
Estetik cerrahi işlemler tıbbi bir zorunluluk değildir. Vücut imajını bütünlemek, özgüveni arttırmak için yapılan, hastaya keyif vermesi gereken işlemlerdir. Bunun için estetik müdahale düşünenlerin cerrah seçimi ve yapılacak işlem hakkında bilinçli olmaları gerekir.  Bu nedenle cerrahınıza aşağıdaki soruları sormaktan çekinmeyin;   
· Cerrahınızın uzmanlık branşı Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi midir?
Son yıllarda cazibesi nedeniyle diğer branşlardan hekimler de giderek artan sayıda estetik cerrahi müdahaleler yapmaktadırlar. En az altı yıl süren, eğitim müfredatlarında estetik cerrahi işlemler konusunda eğitim, bilgi ve beceri birikimi sağlayan tek branş Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanlığıdır.
· Kaç yıllık plastik cerrahi eğitimi aldınız?
· Kaç yıldır bu tür ameliyatları yapıyorsunuz? Tecrübenin cerrahi işlemlerdeki önemi yadsınamaz.
· Bu işlem için iyi bir aday mıyım?
· İşlemi nerede ve nasıl yapacaksınız? Cerrahi işlemler uygun bir hastanede ve güvenli anestezi koşulları altında
yapılmalıdır.
· Ne kadar sürede toparlanabilirim ve toparlanma döneminde ne tür yardımlar almam gerekecek?
· Bana yapacağınız işlemin ne tür riskleri ve komplikasyonları var? Ameliyat öncesi sizi yeteri kadar
aydınlatmak, tüm sorularınızı yanıtlamak cerrahınızın görevidir.
· Bu işlemden önce ve sonra çekilmiş, görebileceğim fotoğraflar var mı ve ben makul olarak nasıl bir sonuç
beklemeliyim?

Güneş Gazetesi Yazı Dizisi 3 / 20.01.2011

Yüz bölgesi ve memeyi ayırdıktan sonra estetik cerrahide geriye kalan ameliyatların hemen hemen tamamı aslında vücut şekillendirme ameliyatlarıdır. Liposuction, karın germe, popo germe, kol germe gibi çok geniş spektruma yayılabilecek olan ameliyatlar hep aynı amaçla, belli bir bölgenin deformitesini gidermek amacıyla uygulanır.
Liposuction, yani yağ emme ameliyatı 20’li yaşlardan itibaren 40’lı yaşlara kadar kadınların en çok talep ettikleri ameliyatlardandır. Liposuction ilk olarak günümüzden 30 sene kadar önce uygulanmaya başlanmıştır. Son yıllarda ultrason ve laser enerjisinden yararlanarak liposuction yapan teknolojik cihazların ortaya çıkmasıyla da tam anlamıyla bir liposuction çılgınlığı yaşanmaya başlanmıştır. Bunun nedeni liposuction ameliyatının felsefesinin tüm diğer germe ameliyatlarına alternatif oluşturmasındadır. Liposuctionda germe ameliyatlarının aksine uzun kesiler yaparak deri çıkarılmaz, milimetrik kesilerden girerek deri altı yağ dokusu şekillendirilir ve üstteki derinin buna uyum sağlaması beklenir. Aslında basit gibi görünen ama iyi sonuç elde etmenin son derece güç olduğu bir ameliyattır. Sonucu belirleyen en önemli faktör liposuction yapılacak bölgedeki derinin elastikiyetidir. İleri yaşlarda deride elastikiyet kaybı olduğu için daha çok genç yaş grubunun ameliyatıdır. Bu yöntemle teorik olarak yağ dokusu bulunan her bölgeden yağ emmek mümkündür. En çok uygulama yapılan bölgeler kadınlarda; bel, basen, karın, bacak, erkeklerde ise; meme, karın, beldir.
Liposuction ameliyatı  düşünenlere tavsiyem; bu ameliyatta kullanılan teknolojik cihazların şatafatına kapılmadan, hem liposuction hem de germe ameliyatlarını eşit şekilde yapabilen plastik cerrahi uzmanlarından görüş almalarıdır. Çünkü; yanlış hastaya, yanlış endikasyonla uygulanmış bir ameliyatın kötü etkilerini düzeltmek son derece zordur.  
                Karın germe ameliyatı, özellikle 30’lu yaşlarından sonra doğum yapmış veya diyet sonrası fazla kilo vermiş hastalarda ortaya çıkan karın bölgesi gevşemesini gidermek için idealdir. Özellikle doğum yapan kadınlarda karın kaslarında gevşemeler olur. Ne kadar egzersiz ve diyet yapılsa da hamilelik öncesi döneme dönmek hemen hemen imkansızdır. Bu ameliyatla hem gevşemiş olan karın bölgesi toparlanır, bel kıvrımı yeniden ortaya çıkar, hem de sarkık fazla deriler gerdirilir.  Özellikle doğum sonrası dönemde meme ameliyatı ile sık olarak kombine edilir ve hasta memnuniyeti son derece yüksektir. Daha ileri yaşlarda yapılan karın germe ameliyatları daha sık olarak kilo alıp vermeler neticesinde oluşmuş sarkıklıklara çare olur. Bu durumda genelde hastanın sırt ve bel ağrısı da vardır ve ameliyattan sonra ağrıda düzelme olur.
                 Obesite, yani aşırı kilolu olma durumu çağımızın hastalığı haline geldi. Artık obesite tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak görüldüğü için de gerek diyet ve egzersiz programlarıyla gerekse cerrahi yöntemlerle pekçok hasta tedavi ediliyor. 30-40 kilo, hatta daha fazla kilo veren hastalar vücutlarında meydana gelen deformitelerin düzeltilmesi için plastik cerrahların kapısını çalıyor. Bu hastaların karın bölgesi sarkıklıkları çoğu zaman basit bir karın germe ameliyatı ile düzeltilemeyecek kadar belirgindir. Hem karından fazla dokunun ve sarkmış derinin çıkarılması hem de sırtta ve kalçalarda ortaya çıkan sarkıklıkların giderilmesi tam bir vücut germe ameliyatı ile mümkün olabilir. Bu yöntemde germe işlemi vücudu çepeçevre içerecek bir şekilde yapılmaktadır. Bacaklarda meydana gelen sarkmalar için de bacak germe ameliyatları en etkin çözümü sunmaktadır.
                Genelde 55-60 yaş sonrasında görülen ve hastalar için son derece rahatsız edici bir durum da kollardaki sarkmalardır. Özellikle yaz aylarında kıyafet seçimini zorlaştırır, vücuda yaşlı bir görünüm verir. Kol germe ameliyatı ile kollara yeniden sıkı ve diri bir görünüm verilebilir.
                Germe ameliyatlarında ortaya çıkan iz çıkartılan derinin miktarıyla orantılıdır. Sarkma fazla ise iz daha uzun olacaktır. Ancak ameliyat sonucu elde edilen form hasta memnuniyetinin en önemli belirleyenidir ve düzgün bir şekil elde edileceğine olan inanç iz ile ilgili kaygıları gidermektedir.   
                Vücut şekillendirme ameliyatları içinde son yıllarda giderek artan bir talep kalça dikleştirme ameliyatlarında görülmektedir. Bu ameliyat iki şekilde yapılabilir. Ya meme büyütme ameliyatı gibi protez kullanarak popo büyütme ameliyatı yapılabilir, ki bu durumda 5-6 cmlik bir kesiden her iki kalça bölgesine birer protez yerleştirerek büyütme işlemi tamamlanır, ya da büyütme ve germe ihtiyacı olan hastalarda hastanın kendi dokuları protez olarak kullanılır ve hem germe hem büyütme aynı anda gerçekleştirilir. Her iki işlem için de uygun olan hasta grubunu plastik cerrahınız belirleyecektir.
Hangi ameliyatlar için kimler uygun adaydır:
Liposuction: 20-40 yaş arası diyetle giderilemeyen bölgesel yağlanması olan ama cilt sarkması olmayanlar
Karın germe (abdominoplasti): 30’lu yaşlardan sonra doğum yapmış, aşırı kilolu olmayanlar
Kol germe:         55 yaş üzeri kollarda sarkması olanlar
Popo büyütme: Kalça bölgesinde hacim ve dikleştirme isteyen hastalar

Bazı ameliyatların fiyat aralıkları:
Liposuction (tek bölge için)         :  3000-5000
Liposuction (2-3 bölge için)         : 5000-8000
Karın germe                                      : 4000-8000
Kol geme                                            : 4000-6000
Popo büyütme                                : 5000-8000                                       

20 Ocak 2011 Perşembe

Güneş Gazetesi Yazı Dizisi 2 / 19.01.2011

                Meme, kadınlığın simgesi bir organdır. Emzirmek, anne olmakla ilişkisi yanı sıra kadının cinsel kimliğinin de çok önemli bir parçasıdır. O nedenle estetik cerrahi içerisinde öteden beri ayrı bir öneme sahip olmuştur. Memenin estetik cerrahisi ile ilgili pek çok kadının merak ettiği soruların yanıtını bu yazıda bulacaksınız. Sadece kadınların değil erkeklerin de meme konusunda merak edip de soramadıkları sorular vardır. Jinekomasti adı verilen, erkekte meme büyümesi durumu aslında pekçok erkeği sıkıntıya sokar. Ancak erkekler memeleri konusunda daha utangaç olduklarından sorularını sesli olarak dile getirmekte zorlanırlar.
                Memeler, ergenlik döneminden itibaren kadınlar için hep ilgi noktası olmuştur. Memelerindeki sorun nedeniyle plastik cerrahlara başvuran 18-30 yaş arasındaki genç kadınların en önemli şikayeti memelerinin küçük olmasıdır. Bu yaş grubunda en sık görülen ikinci rahatsızlık sebebi aşırı büyük memelerdir. Ayrıca memelerin asimetrik olması veya şekillerinin farklı olması da ameliyatla giderilebilecek sorunlardandır.
Meme büyütme ameliyatı kişinin vücut imajını güçlendiren ve kendine güvenini arttıran bir müdahaledir. Bu iş için kullanılan silikon protezler, ilk kullanıma girdikleri 1960’ların başından itibaren çeşitli şüpheler uyandırmıştır. Ancak bugüne kadar yapılan çalışmalar silikon protezlerin kanser dahil hiçbir hastalıkla ilgisini ortaya koyamamıştır. Meme büyütme ameliyatı düşünüyorsanız en uygun yol doğrudan bir plastik cerrahtan bilgi almaktır. Çünkü bu ameliyat için seçilecek protezin türü, hacmi, protezin uygulanacağı bölge, kesi yeri gibi planlanması gereken pekçok faktör vardır ve bu faktörler hastanın muayene bulgularına ve tercihlerine göre şekillenir. Bu ameliyatla genç kadın ileride süt verme potansiyelini kaybetmez. Günümüzdeki teşhis yöntemleriyle artık protezli memeler de protezsizler gibi kanser gelişimi açısından değerlendirilebilmekte ve teşhis gecikmesine sebep olmamaktadır.  Gelişen teknoloji her geçen gün bir öncekinden daha üstün bir protezin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Son yıllarda ise, meme büyütme amacıyla protezsiz yöntemlere yönelme başlamıştır. Yıllardan beri tüm vücutta dolgu amacıyla kullanılan yağ hücreleri meme büyütme amacıyla da kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu yöntemle ilgili –her yeni yöntemde olduğu gibi-cevap bulması gereken henüz açıklığa kavuşmamış pekçok soru vardır.  Hastalarıma, bu konuyla ilgili gelişmeleri şimdilik sadece takip etmelerini, acele etmemelerini öneriyorum.
Kadınlığa ilk adım atılan yaşlarda aşırı büyük memeler de genç kızlar için büyük bir stres kaynağıdır. Büyük olan göğüsleri kamufle etmek için seçilen kıyafetler ve hatta yürüme şekli değişir. Kişi kalabalık ve sosyal ortamlarda kendini rahatsız hisseder. Büyük memelerin neden olduğu boyun ve sırt ağrıları da ilave bir yüktür. Aşırı kilolu olanlarda kilo vermek bazen çözüm olsa da çoğunlukla bu sorundan kurtulmanın yolu meme küçültme ameliyatıdır. Meme küçültme ameliyatında hastayı en çok kaygılandıran kısım memede oluşacak izlerdir. Ancak ameliyat sonrası elde edilecek sonuç hem fiziksel açıdan hem de psikolojik açıdan rahatlatıcıdır. Bu nedenle meme küçültme ameliyatı hasta memnuniyeti en yüksek ameliyatlar arasında yer almaktadır.  Asimetrik memeler ve memede şekil bozukluklarının da plastik cerrahi yöntemlerle giderilmesi mümkündür. Bu durumlar daha nadir görülmekte ama genç kızları özellikle evlilik öncesi dönemde olanları psikolojik olarak baskı altına almakta, karşı cinse yaklaşmalarını engellemektedir.
Otuzlu ve kırklı yaşlarda en sık gördüğümüz meme problemi ise çoğunlukla doğum yapmış, emzirmiş kadınların memelerinde görülen sarkmalardır. Hamileliğin getirdiği psikolojik travmanın ardından bir de fiziksel bir travmayla karşı karşıya kalmak çoğu kadını rahatsız etmektedir. Ayrıca, meme sarkması, çok kilo vermiş olanlarda veya hiç doğum yapmamış olanlarda da yaşa bağlı olarak oluşabilir. Hamilelik dönemi ve emzirme sırasında memeler hormonal etkilerle aşırı büyür. Bu dönem sona erince yine hormonların etkisiyle meme dokusu küçülür, hatta hamilelikten önceki durumdan bile küçük olabilir. Bunun anlamı şudur; eğer hamilelik öncesi dönemde de fazla büyük bir memeniz yoksa sizin memenizi sadece dikleştirmek kafi gelmeyebilir, aynı zamanda protez de koyarak meme hacmini büyütmek gerekir. Eğer hamilelik öncesi meme hacmi fazlaysa bu durumda sadece germe ameliyatı yeterlidir.
İnsan ömrünün uzaması, yaşam kalitesinin artması ve aktif cinsel yaşamın uzaması ile artık meme estetiği isteyen daha ileri yaş grubundan hastalar da plastik cerrahlara yönlenmektedir. Kadın memesi için bir başka dönüm noktası menapozdur. Bu dönemden sonra hormonal etkilerle meme dokusu yerini yağ dokusuna bırakır ve vücut yağının artmasıyla birlikte memelerde büyüme olabilir.  Bu hastalar da meme küçültme ameliyatından fayda görürler.  
Meme ameliyatı öncesi kadınların hatırlaması gereken en önemli konu: Eşlerinin veya partnerlerinin bilgisi ve onayı olmaksızın bu ameliyatı yaptırmamalarını öneririm. Eşi istemediği halde bu ameliyatı yaptırıp mutlu olan çok az hasta tanıdım. Eşe sürpriz olarak yapılan ameliyatlar da genelde yarı yarıya memnuniyetsizlik riski taşır.
Meme kadınla özdeşleşmiş bir doku olduğu için erkek memesi hep ikinci planda kalmıştır. Oysa jinekomasti olarak adlandırılan erkekte meme büyümesi hiç de az rastlanır bir durum değildir. Ancak erkekler kendilerindeki durumu adlandırmak ve çare aramakta yetersiz kalırlar. Çoğu erkek genç yaşlardan beri var olan veya orta yaş sonrasında beliren bu durumdan rahatsızdır. Kıyafet tercihlerini istedikleri gibi yapamazlar, deniz kenarında istedikleri gibi dolaşamazlar veya bazı sosyal ortamlarda durumu gizlemek için çareler ararlar. Jinekomasti, çoğu zaman hiçbir sebebe bağlı olmadan kendiliğinden ortaya çıksa da bazı ilaçların kullanımına ve nadir durumlarda altta yatan bir hastalığa bağlı olarak da görülebilir. Sadece bu sebeple bile olsa incelenmesi gereken bir durumdur. Jinekomastinin ameliyatı genelde liposuction yöntemiyle veya açık yöntemle fazla dokunun çıkarılmasına dayanır. Ameliyat sonrası iyileşme dönemi hızlı ve sonuçlar yüz güldürücüdür. 
Hangi ameliyatlar için kimler uygun adaydır:
Meme büyütme: 18 yaş üzeri meme hacmini yeterli görmeyen genç kadınlar.
Meme küçültme: Memesinin büyük olması nedeniyle psikolojik, sosyal ve fiziksel sıkıntılar duyan tüm yaş grupları
Meme dikleştirme (germe): 30-40’lı yaşlarda doğum sonrası veya kilo kaybı sonrası göğüslerinde sarkma olanlar
Meme dikleştirme ve büyütme:  30-40’lı yaşlarda doğum sonrası memesinde hacim kaybı ve sarkma olanlar
Jinekomasti: En az iki yıldır meme büyümesi sorunu olan genç erkekler veya orta yaş üstü erkekler (altta yatan başka sebep olmadığı takdirde)

Bazı ameliyatların fiyat aralıkları:
Meme büyütme                                             :4000-8000 TL
Meme küçültme/dikleştirme                    :5000-8000 TL
Meme büyütme+dikleştirme                    :6000-9000 TL
Jinekomasti                                                      :3000-5000 TL
Yukarıda belirtilen fiyatlar ortalama aralıklardır. Ücret belirlenmesine etki eden en önemli iki faktör ameliyatın yapılacağı kurumun belirlediği fiyat politikası ve cerrahın belirlediği fiyat politikasıdır. 

Güneş Gazetesi Yazı Dizisi 1 /18.01.2011

BAŞLARKEN:
21. yüzyılın görselliğe verdiği önem ortadayken estetik cerrahi işlemlere giderek artan talebe şaşırmamak gerekiyor. Yıllardır bana gelen hastaların belli bir sorunu tariflerken çok net olduklarını, ancak bu sorunun giderilmesi için gereken işlem konusunda yanlış fikirlere sahip olduklarını gördüm. Bu nedenle önümüzdeki birkaç gün içinde, en sık uygulanan plastik cerrahi işlemleri bölgelerine göre sınıflandırarak değişik bir bakış açısından sizlere anlatacağım. Böylece mevcut deformitenin giderilmesi için bir plastik cerrahın nasıl analiz yaptığını görebileceksiniz. Bu yazı dizisinde; insanları plastik cerrahi işlemlere iten faktörlerin neler olduğunu, kimlerin hangi ameliyatlar için ideal hasta olduğunu, kimlerin niçin ameliyat edilmemesi gerektiğini ve ayrıca belli başlı ameliyatlar için ortalama fiyat aralıklarını bulacaksınız.  
Aynadaki görüntü:
İlk yaşlılık belirtilerini aynaya baktığımızda yüzümüzde görürüz. Otuzlu yaşlarından itibaren ileri yaşalara kadar farklı farklı şikayetlerle hastalar bizlere gelir. Çoğunun ortak noktası gençlik yıllarındaki gibi dinamik gözükmektir. Farklı bir kişi olmak istemezler, ama fiziksel görüntülerinin hissettikleri yaşla uyumunu isterler. Farklı bir kişi olmak isteyen hastalar ise benim için dikkatli olunması gereken gruptadır, çünkü bu hastaların ameliyat sonrası mutlu olamaları da zordur.
 Aynaya baktığımızda ilk farkedilen yaşlanma belirtileri alındaki ve göz çevresindeki kırışıklıklardır. Genelde otuzlu yaşlarda ortaya çıkan bu kırışıklıkları kırklı yaşlara gelindiğinde göz kapaklarındaki sarkmalar ve torbalanmalar takip eder. Ellilere gelince yanaklar, yüzün alt yarısı ve boyunda gevşemeler de belirgin hale gelir. Bu yaşlarda özellikle güneş ve sigaranın etkisine de bağlı olarak ciltte incelme ve lekelenmeler de ortaya çıkar. Yüz estetiğindeki başarının sırrı yüzü bir bütün olarak ele almaktan geçiyor. Yüzünde genel yaşlanma belirtileri olan 55 yaşında bir hastanın sadece göz kapaklarını ameliyat ederseniz ancak kısmen faydalı olursunuz. Tam bir etki istiyorsanız yüz germe ameliyatını da ilave etmek gerekecektir.
Alında, kaşların arasında ve göz kenarlarında ilk ortaya çıkan kırışıklıklar için  genellikle botulinum toksin enjeksiyonları tatmin edici sonuç veriyor. Bunun tek dezavantajı belirli aralıklarla yenilenme gereksinimi. Gözlerin ortaya çıktığı daha dinamik bir bakış için genellikle kaşlar, üst ve alt göz kapaklarını birlikte değerlendirmek gerekiyor. Bazı hastaların kaşları olması gerektiği seviyeden düşük olduğu için üst göz kapaklarında fazlalık varmış gibi gözükür. Bu durumda kaşları yukarı kaldırmadan üst göz kapağındaki fazla dokuyu almak genelde sorunu daha da büyütür. Düşük kaşları yukarı kaldırmak için eskiden uzun kesilerle ve daha fazla iz bırakarak yapılan alın germe ve kaş asma ameliyatları artık çoğu hastada endoskopik yöntemlerle ve çok daha az iz ile gerçekleştirilmektedir. Kaşların seviyesi normal olduğu halde üst göz kapağında deri fazlası ve sarkıklıklar varsa bu durumda üst blefaroplasti ameliyatı size göre demektir. Bu ameliyat tek başına yapılacaksa lokal anestezi ile yapılan hızlı bir işlemdir. Alt göz kapağında gevşeklik ve torbalanmalar olduğu durumda alt blefaroplasti ameliyatıyla sorunu gidermek mümkün. Bu ameliyatta son yıllarda önemli konsept değişimi oldu. Eskiden sadece göz kapağını içeren ve yağ çıkarılmasına dayalı teknikler artık giderek daha az kullanılıyor. Bunun yerine hastanın mevcut yağ dokusunun korunduğu ancak yeniden şekillendirildiği ve göz kapağıyla birlikte yanakların da gerdirildiği orta yüz germe ameliyatı daha fazla kabul görüyor. Bu sayede alt göz kapağında daha az komplikasyonla daha kalıcı sonuçlar elde etmek mümkün.
Daha ileri yaş gruplarında, yanakları çökmüş, yüzün alt kısmında gevşeme ve sarkıklıklar oluşmuş, boynunda katlantılar oluşmuş olanlarda yüz ve boyun germe ameliyatını düşünmek gerekir. Yüz ve boyun bölgesi birbiriyle devamlılık oluşturduğundan hastaların büyük kısmında her iki bölgeyi birlikte ameliyat etmek gerekir. Hastanın durumuna  ve arzusuna göre bu işlemi göz çevresi ve alna yönelik operasyonlarla birleştirmek de mümkündür. 
Cerrahi yöntemler yüzün üç boyutlu şekillendirilmesine yardımcıdır. Bu sayede çukurlaşan kısımlar düzeltilir, sarkma ve kırışıklığa sebep olan deri fazlası çıkarılır. Yüze yeniden gençlik şekli kazandırılabilir. Ancak cerrahinin derini yaşlanmasına etkisi yoktur. Deride oluşan yaşlılık belirtileri ve ince kırışıklıklar için laser ve peeling (kimyasal soyma) oldukça başarılıdır. Yine yıllar içinde güneşin etkisiyle ortaya çıkan lekeler ve kılcal damarlanmalar için de değişik çeşitlerde laserler son derece etkilidir. Cilde dirilik, canlılık vermek için de içerisinde çeşitli büyüme faktörleri, vitamin ve mineraller bulunan, gençlik aşısı diye de bilinen enjeksiyonlar faydalı olmaktadır. 
Kimler hangi işlemler için uygun hastadır?
30-40’lı yaşlarda göz kenarlarında, alında ve kaşların arasında kırışıklıkları olanlar: botoks
Alında kırışıklıklar, kaşlarda düşüklük: Alın germe / kaş asma ya da botoks
30-40’lı yaşlarda göz altı çukurlukları ve torbaları:  Alt göz kapağı estetiği / orta yüz germe
45-50 yaş üzeri yüzde ve boyunda yaygın sarkıklıklar ve kırışıklıklar: Yüz/boyun germe
Deride ince kırışıklıklar ve güneş lekeleri: Laser, peeling   

Bazı ameliyatların fiyat aralıkları:
Endoskopik kaş asma/ alın germe           :5000-8000 TL
Üst göz kapağı estetiği                                 :2000-3000 TL
Üst + alt göz kapağı estetiği                        :4000-6000 TL
Yüz germe ameliyatı                                      :8000-12000 TL
Yukarıda belirtilen fiyatlar ortalama aralıklardır. Ücret belirlenmesine etki eden en önemli iki faktör ameliyatın yapılacağı kurumun belirlediği fiyat politikası ve cerrahın belirlediği fiyat politikasıdır.  

Bir sonraki bölüm: Meme – Kadınların merak ettikleri, erkeklerin sormaya utandıkları herşey-